Nasların Zahiri Ve Batıni Yorumlanmasına Dair

 Batın gizli olmak, bir şeyin perde arkasına, esrarına vakıf olmak anlamına gelmekte olup Allah'ın isimlerinden birisidir. Kur'an ayetlerinin ve hadislerin açık anlamına dayalı yorumlar zahiri, örtülü anlamları için yapılan yorumlar batini olarak değerlendirilir. 

    Zahir ve batın konusu İslamiyet'in teşekkülünde bölünmelere yol açmış, sadece zahiri anlamı kabul eden Zahiriyye, sadece batını anlamı kabul eden Batınıyye ve her ikisini de kabul eden çeşitli fırka ve mezhepler oluşmuştur. Zahiriler “Bugün sizin için dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a razı oldum” (Mâide 5/3) ayetini esas alarak icma, kıyas ve kısasa ihtiyaç olmadığını, sadece söylenenin veya söylenmek istenenin yeterli olduğunu, bu sebeple mezheplere de gerek olmadığını savunmuşlardır. Zahirilerin aksine Batıniler, nasların açık manalarını reddederek ayetleri ebced hesabı, harf sayısı gibi çeşitli yöntemlerle yorumlama yoluna gitmişlerdir. Bu yorumlama yöntemi ile zahiri olarak emredilen birçok ibadeti reddetmişler veya sembolleştirmişlerdir. Nasları hem zahiri hem de batini olarak yorumlayan İslam alimleri ise naslara ek olarak icma, kıyas, kısas gibi yöntemlerle İslam dininin ameli ve itikadi teşekkülüne katkıda bulunmuşlardır. 

    Fütûhat-ı Mekkiyye adlı eserinde İslam dininin bütün rükûnlarını zahiri ve batınî olarak yorumlayan İbn Arabi bu durumu varlığın ancak zahir ve batının bir araya gelmesiyle kemale ulaşabileceği şeklinde izah etmiştir. Arabi'ye göre her şeyin bir görünür tarafı(zahir) bir de ruhu vardır. Bu ruhlar batıni taraftır ancak basiret gözü ile algılanır. Bu sebeple olsa gerektir ki nasları batıni olarak yorumlamak ancak kalp gözü açık, basiret sahibi insanların yapabileceği bir iştir.

Yorum Gönder