İnsanlığın Baharı: Cömertlik

 

Cömertlik hakkında yazı, kompozisyon, görsel, makale


    Dilimizde “Mal canın yongasıdır,” diye, insanların sahip oldukları mal varlığının onlar için ne kadar önemli olduğunu anlatan enfes bir atasözü vardır. Gerçekten de dünyanın düzeni, sahip olma ve sahip olduklarını koruma üzerine kurulmuştur. Öyle ki toprağını, malını korumak için canını verenler şehit kabul edilmiştir. Mal, mülk insanlar için bu kadar önemli iken onu başkalarının istifadesine sunmak veya vakfetmek insanı yücelten bir davranıştır. Cömertlik denilen bu davranış sadece bizim kültürümüzde değil birçok inanç ve kültürde ulvi bir erdem olarak kabul edilmektedir.

    Cömertlik ihtiyaç sahiplerine ve çaresizlere çareler sunarak onlara daha adil bir yaşam hakkı tanır ve bu şekilde toplumsal düzenin devam etmesini sağlar. Toplumu oluşturan bireylerin bir arada yaşaması ancak cömertlik gibi çevreye karşı duyarlılık gerektiren erdemlerle mümkün olur. İnsanların toplumun diğer fertlerini düşünmesi, ihtiyacı olanlara yardım etmesi, maddi ve manevi olarak paylaşımcılığı benimsemesi ve bencillikten uzak durması toplumun refah ve huzur içinde yaşamasını temin eder. Bu sebeple cömertlik her insanın sahip olması gereken üstün bir fazilettir.

    İlahi bir sıfat olarak kabul edilen cömertlik sadece ihtiyacı olana yardım etmek olarak anlaşılmamalıdır. Cömertlik başkalarının ihtiyacını gözeten içsel bir duygudur. Bu duygu, çoğu zaman sahip olunan malın ihtiyacı olanların istifadesine sunulması olarak gerçekleşse de bunun da ötesinde, ihtiyaçlar karşısında gerektiğinde haklardan feragat edilmesi, maddi ve manevi konularda adaletin gözetilmesi, bencilce davranılmaması ve en önemlisi bütün bunların inanarak, gönülden yapılmasıdır. Daha önce de belirtildiği gibi cömertlik tüm toplumlarda asil bir davranış olduğundan insanlar sırf bu sıfata sahip olabilmek, toplum tarafından cömert olarak tanınmak için başkalarına yardım edebilirler. Cahiliye döneminde olduğu gibi bazı kültürlerde cömertlik ihtişamın göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu maksatla yapılan lütuf ve ihsanlar cömertlik değil, karşılığında şan ve unvan alınan bir ticarettir. Gerçekten cömert olanlar, gönülden gelerek sahip olduklarını başkasının istifadesine sunanlar ve dilimizde “gönlü bol” olarak ifade edilen, başkaları için elinden geleni yapan kişilerdir.

    Cömertlik başkalarının mutluluğuna vesile olduğu için bulaşıcıdır. İhtiyaç anında başkalarının desteği ile ihtiyacını gideren kişi başkalarına destek olmayı kendisine görev edinir. Gönlü bol insanların toplumsal düzeni sağlayan birçok durumda kendi önceliğini cömertçe verebilmeleri, toplumsal görevlerde, hayır işlerinde, trafikte, otobüste, hastanede, okulda, markette, sokakta, sırada bencilce davranmayıp herkese örnek olmaları bu güzel davranışların tüm toplumda yayılmasına, toplumun refahını ve yaşam kalitesini artırmasına vesile olur. Cömertliğin tersi olan bencil davranışlar da aynı şekilde toplumun fertlerini bencilliğe sürükleyebilir. İnsanların, üzerine düşen toplumsal görevlerde bile, cömertlik bir yana, bencilce davranması ve bunu kendisinde hak olarak görmesi toplumu yaşanılmaz kılar.

    Cömertlik sahip olunan malın fazlasını vermek değildir. Cömert insan kendisi muhtaçken de vermesini bilir. İnsanlığı ve insani duygularını bencil duygularının ve dünya varlığının üzerinde gören, sahip olduklarını, duygularını, haklarını, karşılık beklemeden başkalarının istifadesine sunan bu yüce gönüllü insanlar sayesinde bütün dünyaya saadet tohumları saçılır. İnsanlığın baharı her zaman cömert insanların sinesinde yeşerir.

Yorum Gönder