İnsanlık Sanatı: İyilik

İyilik


İyilik kelimesi istenilen ve beğenilen niteliklere sahip olma durumu ve karşılık beklemeden yapılan yardım anlamlarına gelir. Tasavvufta, felsefede ve birçok dinde iyilik, yaratıcının bitmek tükenmek bilmez bir suduru, bir lütfu olarak tanımlanır. Bu görüşü öne süren bazı filozoflar ve tasavvuf ehli yaratıcının kötülük yaratmadığını ve doğada kötülük bulunmadığını savunur. Onlara göre kötülük ancak irade ile olur ki o iradeye sahip olan kişi insandır. Bu sebeple iyiliğin zıddı olan kötülüğün mekanı alem-i süfli, yani dünyadır. İnsanı süfli bir varlık olmaktan kurtaracak olan şey onun kendi iyiliğidir. İnsanın iradi iyiliği, onun sosyal hayatına yön veren insani faziletlere sahip olmasını gerektirir. Bu faziletlerden birisi de karşılıksız yardım, lütufkar olma anlamındaki iyiliktir.

İyilik kelime anlamında karşılıksız yardım veya lütuf olarak geçse de yardımseverlikten daha farklı bir ve daha kapsamlı bir olgudur. Maddi manevi destekten ziyade iyilik, iyi ve doğru olanın bilinmesi ve çıkar ilişkilerine bakılmaksızın tercih edilmesi durumudur. İyilik yapan kişiler kendi haklarından feragat ederek veya sosyal düzenin işleyişine yardımcı olarak çevrelerine iyilik yapmış olurlar. Trafik kurallarına uymak, acelesi olana öncelik tanımak, çevremizdeki insanların haklarını bilerek onlara saygı göstermek, sosyal alanları temiz kullanmak, etrafa çöp atmamak, kamu malına zarar vermemek bu tür iyilik örnekleridir.

İnsanın haklarından, duygularından ve maddi manevi çıkarından feragat ederek iyi ve doğru olanı tercih etmesi ve lütufkar davranması ona vazgeçtiği şeylerden daha fazlasını kazandırır. İyilik yapan insan hem kendisi mutlu olur hem de çevresini mutlu eder. Yapılan araştırmalar insanlara iyilik yapan kişilerin daha mutlu olduğunu göstermektedir. Aristo ve Farabi’ye göre iyiliklerin en büyüğü insanın saadetidir. İnsan bu saadete yine iyilikle ulaşır.

Yapılan iyilikler insanın sahip olduğu bütün erdemleri gün ışığı gibi aydınlatır ve ortaya çıkarır. İyi insan adil insandır. Hakkı ve adaleti bildiği ve tercih ettiği için iyi insan olmuştur. İyi insan güvenilir insandır. Kendi menfaatine aykırı olsa bile hak ve adil olanı tercih etmiştir. İyi insan bilge insandır. Hayata hep iyilikle baktığı, en kötü durumlarda bile iyiliği görebildiği ve gösterebildiği, iyiliğin aydınlığı ile kötülüğün karanlığını yok ettiği için bilge insan olmuştur.

Voltaire “İnsan yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur” der. Birçok filozof iyiliğin iradi olarak tercih edilmemesini ve yapılmamasını kötülük saymıştır. Bu bakış açısına göre hayatın ne iyi ne de kötü olan nötr bir yönü yoktur. İyilik, yokluğunda yerini kötülüğe bırakır.  İyilik yapma durumunda olduğu halde iyiliği tercih etmeyenler kötülük yapmış sayılırlar.

İyiliğin mükafatı insanın kendi iyiliğidir. İyi insanlar Nizami’nin deyimiyle “insanlık sanatını” en iyi şekilde icra eden sanatkarlardır. İcra ettiği sanatıyla insanlığın saygısını kazanan bu sanatkarlar içinde bulunduğu topluma bir ömürden daha fazla örnek olurlar ve rehberlik ederler.  Bu durum o sanatkarları süfli alemden çıkararak dünyevi karşılığı olmayan ve maddi varlıklarla elde edilemeyen ulvi  payelere ulaştırır.

Yorum Gönder