Duyguların Kalbi; Merhamet



    Temelde zor veya kötü durumdaki tüm canlılara yönelik duygular olarak bilinen merhamet, zor durumda olsun veya olmasın tüm canlıların haklarına ve duygularına karşı duyarlı olma durumudur. İnsanın başkalarına karşı duyarlı olması, onların haklarını koruyup kollaması, onlara karşı şefkatli davranması rahmani bir erdemdir. Diğer canlılardan farklı olarak eşyaya hükmetme gücü olan insan bu erdemle kendi bencilliğinden sıyrılarak dünyayı herkes için yaşanabilir bir yer kılar.

    Merhamet akıldan değil kalpten beslenen bir erdemdir. Hatta denilebilir ki merhamet akli bütün erdemlerin duygusal yönü ve beslenme kaynağıdır. Birçok insani duygu, insanın sahip olduğu merhamet ikliminde yetişir. Merhamet bu duyguları saflaştırarak yüceltir. Merhametsiz sevgi saf sevgi değildir. Merhametsiz adalet çoğu zaman adalet değil zulümdür. Akıl insana sunulan eşit şartları adaletmiş gibi görür. Oysa merhamet sunulan şartlara değil canlının içinde bulunduğu duruma ve sonuca bakar.

    Merhametli olmak bütün canlılara iyilikle ve şefkatle muamele etmeyi gerektirir. İnsanın kendi bencilliğinden kurtulup etrafındaki tüm insanların duygularına karşı duyarlı olması onu merhametli yapar. Bu merhametle anne baba evladını kendisine tercih eder ve kendisinden daha çok sever. Bu merhametle evlat anne babasına itaat eder ve onları üzmekten korkar. İnsan, sahip olduğu bu merhametle hastaları ziyaret eder, ihtiyaç sahiplerine yardım eder. Farklı bir niyetle değil, sırf bu merhametle insan gerçekten hak ettiklerini düşünerek yaşlılara saygı duyar. Bu merhametle evlerinde pişen yemeğin kokusunu alan komşularını düşünür ve onlara da bir tabak yemek gönderir. Merhamet duygusu olaylar ve durumlar karşısında bütün insani duyguları harekete geçiren muharrik güçtür.  

    Yapılan her iyiliğin temelinde merhamet duygusu olmalıdır. Yaşlılara yardım eden bir insan gerçekten de yaşlıların içinde bulunduğu durumu anlıyor, duygularını hissedebiliyor ve onların bu yardımı hak ettiğini düşünüyorsa merhametlidir. Sadece yaşlılara yardım etmek iyidir düşüncesi veya sosyal çevre tarafından iyi bilinmek için yapılan yardımlar merhamet duygusundan uzak, bencilce davranışlardır. Yapılan her iyilikte sizi harekete geçiren güç karşı taraftan besleniyorsa, yani bir sokak hayvanının başını okşarken sadece hayvanları sevdiğiniz için değil, o hayvanın içinde bulunduğu durumu hissederek yapıyorsanız, arkadaşınıza yardım ederken yardımsever olmak veya onun minnet altına sokmak için değil gerçekten arkadaşınızın içinde bulunduğu durumu hissedip onu bu durumdan kurtarmak için yapıyorsanız duygularınızın kaynağı merhametinizdir.

    Merhamet teolojik alt yapısı çok güçlü olan bir kelimedir. Yaratılan her şey Allah’ın lütfu ve ihsanıdır. Onun merhameti ile yeryüzü insanlar ve diğer tüm canlıların yaşamını sürdürebileceği bir yer olarak yaratılmıştır. Teolojik fikirleri reddeden rasyonalistler bile merhametin kaynağı olan vicdanı inkar edememişler hatta onu tanrının insanın içindeki şubesi (E. Kant) olarak betimlemişlerdir. İnsanı maddeye mahkum eden düşünce sistemleri ise merhametten uzak “hep bana, sadece ben” diyen bencil nesiller yetiştirmişler ve nihayet bu durumun insanı insanlıktan çıkardığını gördüklerinde ise başkalarını anlayıp onlara da hayat hakkı sunmak için “empati” kavramı üzerinden merhamet duygularını yeniden harekete geçirmeye çalışmışlardır.

    Günümüzde, “her insan özeldir, insan biriciktir” gibi modern ve akılcı yaklaşımları ortaya atanlar bu önermeleri desteklemek için insanın toplum ve diğer insanlar karşılarındaki haklarını genel ve insani haklar olmaktan çıkarmış, her bireyde onu yüceltecek özelliklerin peşine düşmüşlerdir. Bu durum sadece kendisini yücelten insanlardan oluşan bir toplum yapısı oluşturmuştur. Bu anlayışla yetişen nesiller kendi “biricik” hakkını ararken adalet, merhamet gibi insani erdemlerden uzaklaşmışlardır. Oysa insan kendi başına bir dünya değil ancak içinde bulunduğu toplumun bir parçasıdır. Onu yüceltecek olan şey kendi hakkı bildiği şeyleri insaf ve merhamet süzgecinden geçirmesi, kendi hakkı kadar içinde bulunduğu topluluğun ve iletişim kurduğu kişilerin de haklarını gözeterek onlara karşı adaletli ve merhametli olmasıdır.

Yorum Gönder