Buğulu minibüs camlarının ardından bana bakışını
hatırlarım hep... Canından bir parça gidiyormuş beni yolcu edişini... Soğuktan
buğulanmış camların arkasından gördüğüm sıcaktan buğulanmış gözlerini... Çaresizce
eski bir kamyon lastiğinin üzerine çöküşünü, Haftalarca içinde büyüttüğün ve
vadiler dolusu köylere sığdıramadığın evlat hasretini...
Benim için de kolay değildi aslında hasret dolu
vadileri yara yara şehirlere ulaşmak. Sen oğlundan ayrılmak istemezdin, ben anamdan. Ah çeker gibi, of
çeker gibi yürekten, rahatça söylediğim anamdan, ailemden, köyümden,
çocukluğumdan. Gitmek mi zor, kalmak mı sorusu ne kadar da anlamsızdı benim
için. Tabii ki gitmek zordu, çocukluğum
boş mısır tarlalarını boydan boya koşarken, hayallerim coşkun derelerde oynarken, daha
yaşanacak bir sürü çocukluk varken ve en önemlisi sen gerideyken.
Ben onca hasreti on bir yaşındaki bir çocuğun
kalbine sığdırırdım da sen on bir yaşındaki küçük bir çocuğun hasretini kocaman
yüreğine sığdıramaz, gözlerinden taşırırdın.
Her ayrılışımızda hayallerimi taşırdım yanımdan ayırmadığım
çantamda, her biri hasretle kavrulmuş kalplere benzeyen fındık içleriyle
beraber... Ayrılık akşamlarında fındıkları kuzinenin fırınına sürerken içindeki
çağlayanların, yüreğindeki heyelanların sesini duyardım. Tepsideki fındıkları karıştırırken çıkan o uğultulu sesler yüreğinin isyanıydı sanki. Ve o fındık taneleri senin yüreğindi benden
ayırmak istemediğin ve içinden söküp
çantama koyduğun.
Ben hep gitmenin daha zor olduğunu düşünerek
gittim. Ve gittiğim yerleri mesken ettim.
Neredeyse çeyrek asır sonra sen de benim yanımda,
mesken tuttuğum yuvamdaydın ve yine ayrılık vakti gelmişti. Bu kez sen
gidecektin, ben kalacaktım.
Bindiğin otobüs yavaş yavaş hareket ederken
ayrılığa doğru, yaşadığım şehri peşine takıp sürükleyerek ayaklarımın altından çekti aldı sanki. Ve geride derin bir boşluk dolusu harabe hatıralar bıraktı. O an ikinci ayrılığı yaşadım ilk ayrılık gibi. Anladım ben
daha on bir yaşında köyden ayrılırken vadilerin neden senin üzerine
kapandığını. Tamam gitmek gerçekten zordu ama acı tatlı hatıralarla baş başa
geride kalmak çok daha zordu.