Seyr-ü sülük müslümanlık, din, temsil ve sair üzerine

Dünyayı ayaklarının altına almaktır seyr-ü sülük. Mutluluğun da ilk adımıdır aslında. 

Din ve müslümanlık aranarak bulunmaz. Aranarak bulunan başkalarının müslümanlığı, başkalarının dinidir. Başkalarının dini ve müslümanlığı asla sizi tatmin etmez. 
İnsanlar, bilerek veya bilmeyerek, dini ve müslümanlığı kendi anlayış, idrak ile ruh ve nefis kalıbında şekillendirir ki bu durumda din insanın her biri için ayrı ayrı için kişiselleşmiş olur.  İnsan, yaşadığı din için kah ölür, kah öldürür. kah onu bir kalkan olarak kullanır kah bir mızrak olarak. Dinin, bireyin ihtiyaçlarına göre şekillenmesi onun kendi gerçekliğinden uzaklaşmasına sebep olur. Oysa hakikatte dinin amacı bu değildir.

Dinin bu şekilde idrak edilip yaşandığı bir dünyada din ve müslüman arayışı içinde olmaya gerek yoktur.  

Müslümanlık aranarak bulunmaz, yaşanarak elde edilir. Kur'an'ın nasları ve peygamberimizin (SAV) sünneti ortadadır. Senin bu ikisini idrak ve muhakeme gücün ile bu ikisinin senin ruhuna vereceği ilhamlar senin müslümanlığın olacaktır. Peki bu durum herkes için aynı değil midir? Değildir, Din ile ruh değil de nefis beslenirse ortaya bambaşka bir müslümanlık çıkar. 

Binlerce din yorumu ile kirlenmiş dünyayı ayaklarının altına almakla başlar sey-ü sülük. Onu, ondaki her şeyi terketmekle. Neyi ve kimi rehber edinirseniz ediniz hakikati onda aramak beyhudedir.

Ona dair malktan, müklten, misalden, temsilden velhasıl her şeyden  vazgeçtiğinizde terk-i dünya ettiğinizde...

ve kendi yolunuzu bulduğunuzda...
 

Yorum Gönder