Bağdatlı Ruhî'ye dair...


Tıkandım kaldım. İki gündür bir kaç beyit okuyup kitabı bir kenara bırakıyorum. Okumaktan zevk duyduğum kitapları bir an önce okuyup bitirmek istemiyorum.

Fuzûlî, Hayalî, Taşlıcalı Yahya, Âşıkpaşazâde... Altını çizmekten kitap karalama defterine döndü. Bakî okuyup geçilmesi zor bir engeldi. Ve nihayet Bağdatlı Rûhî’de tıkandım.

Bağdatlı Rûhî Ânadolulu bir askerin oğludur. Bağdat’ta doğduğu için Bağdatlı Rûhî diye anılmıştır. Küçük yaşta Bağdattan ayrılmıştır. Rûhî hakkındaki bütün bilgimiz nereden türediği bilinmez bir rivayettir ki o uydurma rivayete göre Fuzûlî ile Rûhî Bağdat sokaklarında dolaşırken Rûhî, Fuzûlî’ye takılmak istemiş, bir duvarın dibinde yatan köpeği göstererek “Şu köpek şurada fuzuli” demiş. Divan edebiyatının en büyük şairlerinden sayılan Fuzûlî bu sataşmanın altında kalmamış, “Vur başına çıksın ruhi” demiş. Bu rivayet çok sevildiğinden sanki gerçekmiş gibi anlatılagelmiş. Oysa Fuzûlî ile Rûhî aynı kuşak değildir.

Ruhî dindar geçinen ikiyüzlüleri, kibirlileri hicvetmekle meşhur sert mizaçlı bir divan şairidir. Onun şiirlerine baktığımızda beş yüz yıldır pek bir şeyin değişmediğini görürüz.

Ebnâ-yı zamanın talebi nâm-ı nişandur
Her biri tasavvurda filan ibni falandur

(Zamane çocukları şan şöhret peşinde, kendilerini soylu kişilerin çocukları gibi görüyorlar.)

Dermiş bana hep keşf oldi hep esrarı-ı hakikat
Vallâhi yalandur sözi, billâhi yalandur.

(Hakikatın sırlarını keşfettiğini söyleyen şeyhlere inanmayın, vallahi yalan söylüyorlar)

...

Dünya talebi ile kimisi halkun emekte
Kimi oturup zevk ile dünyayı yemekte

....

Ağyâr vefâdan dem urur yâr cefâdan
Âdemde vefâ olmaya vü köpekte


Evc-i feleğe bastı kadem câh ile câhil
Erbâb -ı kemâlin yeri yok zîr-i felekte

(Cahil insanlar feleğin -makamın- en üstlerinde yer tuttu, amil insanların orada yeri yok)

Efendim açıklamaya, şerhe ne hacet, buyurun:

Ya Rab bize bir er bulunup himmet eder mi
Yoksa günümüz böyle felaketle geçer gider mi