Nefsin hangi mertebesindesiniz?



Ebu Hasan El-Amiri "Kitabü'l Emed Ale'l Ebed" adlı kitabında akleden insan nefsini dört mertebeye ayırır. O'na göre nefsin en aşağı mertebesi vahşi mertebedir. Nefsi vahşi olan kişi esfel-i safilindedir ve mertebe olarak hayvanlardan daha aşağıdadır. Bu mertebedeki nefs, mutluluğu insanlara egemen olmakta, şerefi insanları küçük görmede, yetkinliği maskaralıkta ve üstünlüğü ahlaksızlıkta görür. Nefsin bu mertebesindeki insan kötülük yapmayı erdem sayar. El Amiri nefsin vahşi mertebesini hayvanlardan daha aşağıda konumlandırmasına rağmen onları sinsilik bakımından kurt ve çaylağa, zararlılık bakımından akrebe ve yılana, tehlikeli olmaları bakımından ayıya ve domuza, hırsız olmaları bakımından da fare ve çekirgeye benzetmiştir. Asi şeytanların nefsin bu mertebesinde olan insanı böyle bir hayat tarzına alıştırdığını iddia eden Amiri'ye göre bu tip insanların etrafı "yardakçılarla" doludur ve bu tip insanlar bulunduğu şartlar içerisinde kendilerini hiçbir şeyden güvende hissetmezler.


Nefsin bir üst mertebesi olan hayvani mertebedeki insan doğası itibari ile hikmete elverişli değildir. O hayatın zahiri (görünen) kısmı ile ilgilenir ve onun tek endişesi rahat bir yaşamdır. Bu insanların bütün çabası dünyalarını mamur etmektir. Nefsin hayvani mertebesinin insanlara zarar verme gibi bir düşüncesi yoktur. İlahi dinlerin amacı bu tür insanlara yardım etmektir.

Nefsin beşeri mertebesi hikmeti bilir ve onu elde etmeye çalışır. Hikmeti bilme yaratılışın amacını kavrayabilme gücüdür. Beşeri nefs nefsini terbiye etme hususunda gayretlidir ancak noksandır. Bu mertebedeki insanlar kendilerine ilişen arızalardan (şehvet, zorunlu meşguliyet, hastalık vs.) kurtulabilirlerse nefsin en üst mertebesi olan meleki mertebeye ulaşabilir.

Meleki mertebe nefsin en üst mertebesidir. Bu mertebedeki akıl hikmeti görür ve alemin her iki tarafına seyahat eder, yani metafizik alemden haberdar olur. Nefsin bu mertebesine ulaşan kişilere hikmet kapıları açılır ve bu kişiler ehli keramet olur. Meleki mertebedeki kişi gerçek dost olarak Allah'ı görür. O, dünya haletini üzerinde bir ağırlık olarak görür ve cismani alemden ruhani aleme seyahati arzular.

PS: Ebu Hasan El Amiri 10. yüzyılda yaşamış bir İslam mütefekkiridir ve İslam felsefesinin öncülerindendir. Felsefeyi İslami çerçevede ele alan Amiri'ye göre felsefe ilahi kaynaklıdır, dolayısı ile salt akıl ürünü değildir.