Açık yüreklilikle aşktan ölüme kadar birçok konuya değinen yazar çarpıcı tespitleri ve felsefi yaklaşımlarıyla günümüze ışık tutmuştur.
Aslında Montaigne ve onun Denemeler'i üzerine bu tarz soğuk bir edebi yazı yazmaktansa düşüncelerimi "giriş, gelişme ve sonuç paragrafları" veya "anafikir ve anafikiri destekleyen paragraflar" kalıbına bağlı kalmadan, içimden geldiği gibi, özgürce ifade etmeyi tercih ederim. Bu son cümle bile yazmak istediğim yazıya göre oldukça karmaşık oldu ama olsun.
Uzun otobüs yolculuklarına bayılırım. En azından eskiden öyleydi. Bayıldığım salt otobüs yolculuğu değil tabii ki. Etrafı seyrederek ve müzik dinleyerek gitmek bana büyük zevk verir. Hele hava yağmurluysa o yolculuğun tadına doyum olmaz. Bu zevke zevk katan şeylerden birisi de muavinin "Kaptanınız yarım saat çay ve ihtiyaç molası vermiştir" anonsudur.
İşte o anonsu duyduktan sonra otabüsten indim. Bu mola yerlerinin ayrı bir havası vardır. Bayat ve pahalı yemekler ve çay, büyük küçük tarifeli pahalı tuvaletler, orda mı yaşadığı yoksa yolcu mu olduğu belli olmayan insanlar ve sair. Bir de içinde genelde kitap satılan bir köşenin de bulunduğu marketler. ..
Mola süresinin sonunda otobüsümüz başörtülü, pantolonlu, hangi tarafa yar olduğu namalum bir bayanın sokak kabadayısı edasıyla içtiği sigarasını bitirmesini beklerken ben de marketteki o kitap köşesine bir göz attım...
Gözüme ilk ilişen kitap Montaigne'nin Denemeler'i idi. Daha önce edebiyat derslerinde çok duyduğum bu kitabı okumamıştım. Kitabı satın alarak otobüse bindim.
Ben bir solukta bir kitap okumayı sevmem. Bir solukta romanlar, hikayeler okunabilir ancak böylesi kitaplar okunmaz, okunmamalı. Sonraki üç günde tadını çıkara çıkara "Denemeler"i bitirdim.
Hava çok sıcaktı. Elimde kitapla balkona, annemin yanına çıktım. Kitabın kapağında Montaigne'nin resmi vardı. Annem resmi göstererek "kim bu" diye sordu. "Motaigne" dedim. "Kim ki o?" dedi. "Alim mi, hoca mı ne?" "Beş yüz yıl önce yaşamış Fransız bir yazar" dedim. Ve annem o can alıcı soruyu sordu: "Beş yüz yıl önce yazılan kitabın bu güne ne katkısı olabilir ki? Her şey gelişip değişmedi mi?"
Bu soruya cevap vermek için elimdeki kitabı açıp birkaç cümle okudum:
"Kral da, kunduracı da aynı iştahla acıkır."
"Ne erdem, ne mutluluk yalın halde bulunur. Sahip olduğunuz iyi şeylerin hepsi mutlaka dertlerle üzüntülerle karışıktır."
"Doğru kürek suda eğri görünür."
"Bilge insan iyi şeylerde bile ölçü gözetir."
"Ne kadar yüksekten yürürsen yürü aynı bacaklarla yürüyeceksin."
" Allah insanlara akılla beraber bir de kendi aklını beğenme hissi vermiş ki kimse O'nu adaletsizlikle suçlamasın."
Annem "ikna oldum" der gibi başını salladı.
Resme bakıp bir an kitabın nasıl yazıldığını hayal ettim. Kocaman bir malikhane, hizmetçiler, masa başında, yağ lambası altında tüy kalemini mürekkebine batıra batıra denemelerini yazan Montaigne ve onun "ihtiyaç duyduğumda okurum" dediği kitapları...
Zengin bir babanın oğlu olanMichel Eyquem De Montaigne, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulunmasına rağmen gününü gün etmek yerine gününü yarın etmeyi tercih etti. Oturdu, çalıştı, okudu, düşündü ve Denemeler'i yazdı.
Eserde o dönemin en büyük gücü Osmanlı hakkında da birşeylere rastlamak mümkün. Ancak bu daha çok o dönemde Avrupa'da Osmanlı hakkındaki dedikodularla sınırlı. Savaştan bahsederken Fransız gençlerine Osmanlı askerleri gibi olmayı nasihat eden Montaigne, "Zalimliği anlatılan Yavuz'un Mısır'ı fethetmesine rağmen oradaki bağlara, bahçelere dokunmadan geri dönmesine çok şaşırdım" diyor. Osmanlı ve doğuya ait biraz araştırma yapsaydı eminim daha çok şaşırırdı.
Eski yunanlıların, tanrılarını insanlara benzetmeleri, yazarın şaşırdığı başka bir nokta. "Eski yunan tanrıları insanlar gibi öfkelenirler, kızarlar, aşık olurlar, karıları vardır. Bu durum bana çok saçma geliyor. Galiba yunanlılar bu benzetmeleri sarhoşken yaptılar," diyen Montaigne, 'yaratılan ve yaratıcı aynı özellikte olamaz' görüşünden hareketle eski yunanlıların insandan farkı olmayan birşeye tapacak yerde, yılana, öküze tapmalarının daha mantıklı olacağını söylüyor.
Hasılı kelam 'Denemeler' mutlaka okunması gereken bir kitap. Okuyun, deneyin.. Birşey kaybetmezsiniz..
* 28 Temmuz 2012 tarihli yazı