Kadıyı Kadıya Şikayet Etmek


Kadıyı kadıya şikayet etmek ve kadının şikayet edilene hakaret etmesi bilindik bir durumdur. Hatta kendisine "kelp" (köpek) diyen Kadı Tahir Efendi'ye Nefi'nin yazdığı hiciv meşhurdur:

Tahir Efendi bana kelp demiş, (Tahir efendi bana köpek demiş)
İltifatı bu sözde zahirdir. (Bu sözle iltifat ettiği aşikardır)
Maliki benim mezhebim zira (Çünkü ben Maliki mezhebindenim ve..)
İtikadımca kelp tahirdir. (Benim mezhep inancıma göre köpek temizdir veya Tahirdir. Tahir sözüyle tevriye, kinaye yapılmış)

Bu hiciv üzerine olsa gerek zannımca aynı kadı veya başka bir müftü bu defa da Nef'i için "kafir" demiştir. Bunun üzerine Nef'i:

Bize kâfir demiş müfti efendi. (Müftü bize kafir demiş)
Tutalım ben diyem ana müselmân. (Varsayalım ben ona müslüman diyeyim)
Varıldıkta yarın rûz-ı cezâya (Mahşer günü geldiğinde)
İkimiz de çıkarız anda yalân (İkimizde yalancı olmuş oluruz. Zira ben kafir değilim. Bu durumda Müftü Yalancıdır. Ben ona müslüman desem ben de yalancı olmuş olurum çünkü müftü bir müslümana kafir dediği için dinen kendisi küfre düşmüş, kafir olmuş olur)

Nefi'ninde yaşadığı Osmanlı'nın son dönemlerinde bir kadının veya bir müftünün tavrı bize cehaletin nasıl yayıldığını ve hangi makamlara ulaştığını göstermesi açısından manidardır. Din adına hareket edenler bile dinin ruhundan uzaklaşmış ve dini menfaatleri adına yorumlayıp kullanmaya başlamışlardır ki bu durum "din bilime engel, din gericiliktir, din cehalettir" olgularının temel kaynağını oluşturmuştur.

Din ruhundan uzak menfaate ve cehalete dayalı bazı hükümler zaman zaman halkı da usandırmış, isyan ettirmiştir.

Nitekim bir kadı'nın "Sazının içinde şeytan var" diye hüküm verdiği Aşık Dertli kadıya şu şekilde karşılık vermiştir:

Telli sazdır bunun adı
Na ayet dinler ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde

Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah'ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde

Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde

İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde

Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Beyhey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde

Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde

Bu gönderme başlı başına üzerinde durulması gereken bir yapıt olup sanki o muhteşem Devlet-i Ali'nin artık devam edemeyeceğini ispatlar nitelik taşır. Şöyle ki esere göre:

Kadı cahilce hüküm vermiştir.
Adalet sistemi bozuktur.
Halk adalete güvenmemekte, isyan etmektedir.
Aynı zamanda adalete rüşvet karışmıştır.
Halkın itikadı din ile hurafeyi ayıracak kadar sağlam değildir.
Venedikten gelen tel ülkenin ekonomik durumunun ne derece kötü olduğunu gösterir.
Başına sarık ayağına çarık bulamayan halk yoksuldur.
Tek eğlence olan 'saz'a dil uzatılması artık isyan ettirmiştir.

Konudan epey saptık galiba :) Neyse, bir ara vakit bulursak düzeltiriz.  

Yorum Gönder