Osmanlı'da Sanata Dair


Osmanlı her yönüyle imparatorluğun zirvesine ulaşmıştır. Birçok alanda sanatın en güzel ve ulaşılmaz örneklerini sunmuştur. Bunlardan en göze çarpanı mimaridir. Sadece Anadolu'da değil Osmanlı'nın hüküm sürdüğü her yerde bunun örneklerini görmek mümkündür.


Gerek halk edebiyatının gerekse divan edebiyatının ulaştığı seviye Osmanlı'nın edebiyat alanında da 'Devlet-i Ali' ismini taşımaya ne kadar layık olduğunu çok iyi gösterir. Devlet adamlarının ve padişahların birçoğu divanı olan şairlerdir. Fatih 'Avni' mahlasıyla siirler yazar. IV. Muratın Bağdat paşasına daha onsekizlerinde iken yazdığı sitem dolu bir şiir vardır ki muhteşemdir. Paşa da aynı usulle cevap vermiştir. Osmanlı tarihi bu ve buna benzer sayısız örneklerle doludur. Bugun bile Osmanlı halk edebiyatının güzide örneklerini terennüm etmeye bayılır, konuşmalarımız arasına divan edebiyatından bir iki beyit sıkıştırmayı da ihmal etmeyiz. Hemen hemen bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da 'Devlet-i Ali' şemsiyesi  altında yaşarız. 


bTurk musikisinin temelleri yine Osmanlı zamanında atılmıştır. Itri Buhurizade Mustafa Efendi)  müslüman aleminin hala ilahi bir beste gibi dilinden düşürmedigi salat-ü selamların bestecisidir. İsmail Dede Efendi, Hacı Arif Bey, hatta cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki birçok musukişinas Osmanlı'nın yadigarıdır. Bugün kullanılan makamların birçoğu bu insanlar tarafından bulunmuştur. Hala onların bestesi dillerdedir. Hiçbir kayıt cihazının olmadığı bir dönemde eserlerini asırlar sonrasına ulaştırmak ancak Osmanlıya ait bir özellik olabilir. 



Bilinen ilk muzik grubu ve askeri bando mehterandır. Osmanlı muzik alanında batıya ilham kaynağı olmuştur. Bizler bugün kendi tarihimizi topa tutarken Mozart gibi müzik dehaları mehterandan çok etkilenmiş ve meşhur Türk Marşı'nı bestelemiştir. Osmanlıda orta oyunları, Karagöz - Hacivat vs gibi oyunlar sergilenirken Avrupa, sanatın beşiği olan Avrupa, (!)  veba gibi bulaşıcı hastalıkların pençesindeydi. 



İslamiyet sanata karşı değildir. Hatta yukarıda zikredilen hemen her şey İslamiyet etrafında gelişmiştir. Resmin yasak oluşu doğrudur ama bunun fıkıh ulemasına göre mantıklı bir nedeni vardır. İslam öncesi insanların putlara, resimlere taptığı bilindiğinden resme izin verilmemiştir. Şahsi fikrim oldukça yerinde bir karardır. Nitekim bu MODERN çağda ÇAĞDAŞ olduğunu iddia edenler bile resimler tapabilmektedir. 



Son olarak Kanuninin Bakiye kızması ve onu Bursaya surmek istemesi ile ortaya çıkan, kötü bir olayı bile edebiyatla, sanatla süsleyen ecdadın bu diyaloğuna kulak verelim:

"Baki bed, 

Bursa'ya red 
Nef-i ebed, 
Azmi bülend" 



Der Kanuni. Baki'nin cevabıda aynı güzelliktedir:



N'ola kim,nefi ebed azimi bülend oldunsa ey!... baki 

Bilesin ki cihan mülkü değil süleyman'a baki 

Şaha! azminde ispatı tehevvür eyledin,

Amma buna çark-ı felek derler 

Ne sen baki, ne ben baki" 



Ve Baki'nin bazı nadanlara hitaben dile getirdiği beytiyle veda edelim: 



Şair-i Bakiye kulak tutmasa zahid ne acep, 

Söz güherdir, ne bilür kadrini nadan güherin.

Yorum Gönder