Yaşasaydı ikinci Fatih olurdu...

Hotin Kalesi

Genç Osman veya  Osman-ı Sani... 16. Osmanlı padişahı...

Genç Osman denilince birçok insanın aklına  Mehteranın söylediği marşlarda

'İbtida Bağdat'a sefer olanda
Atladı hendeği geçti Genç Osman'
.....
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of'

şeklinde bahsedilen kişi gelir. Değildir. Mehteranın 'Genç Osman marşı' Sultan 4. Murat'ın Bağdat seferine katılan Osman adlı genç bir askerden bahseder.

Sultan İkinci Osman, Osmanlı tarihinin en önemli padişahlarından biridir. Öyle bir hikayesi vardır ki hatırladıkça sadece padişahın şahsını değil Devlet-i ali Osmani'yi düşünür, hüzün, gurur, pişmanlık ve sair bir çok duygu yoğunluğu içerisinde yürek burkup iç acıtan onulmaz hislere kapılırım ve o halin ıstırabıyla göz kapaklarım yanar...

Tarihçi değilim. Ama öyle zannediyorum ki tarihimizdeki ilk darbedir Genç Osman'a reva görülen. Davasını unutmuş, keyfe dalmış Türk askerinin, kendi çıkarları adına ilk defa düzene başkaldırışı...

Oysa Sultan Osman 'duraklama' dedikleri devirde tıpkı ulu dedesi 1. Osman gibi tekrar büyümeyi başlatacak ve 300 yıl sonra duraklama devrine giren Osmanlı'yı bir 300 yıl daha büyüme sürecinde tutacak kadar zeki bir padişahtı.

Bugün Sultan Ahmet Camii yanında türbesini ziyaret ederseniz orda mezarı başında 'yaşasaydı 2. Fatih olurdu' yazdığını görürsünüz.

Duraklama... Ne duraklama ama... Daha 16 yaşındaki padişahımız Adriyatik Denizi'ne donanma gönderiyor, İspanya'ya ait liman şehrini ele geçiriyor ve İtalya'ya asker çıkarıyor... Türk'üm diyen kim bu gurura ortak olmaz ki?

Baltık Denizi'ni bilir misiniz? Peki Polonya'yı? 17 yaşındaki Genç padişahımız bir türlü rahat durmayan ve Hotin Kalesi'ni işgal eden lehlilere iyi bir ders vermek için Lehistan (Polonya) seferine çıkıyor.

Çıkıyor çıkmasına da heyhat! Heyhat ki ne heyhat! Bu askere ne olmuş böyle? Böyle isteksiz, böyle sitemkar? Böyle asi?
Hem her gece ordu neden azalıyor? Kaçıyorlar mı askerler yoksa?

Genç padişah Devlet-i Ali'nin şanını korumak isterken kendi keyfinden bile fedakarlıkta bulunmaktan aciz yeniçeriler her gece gruplar halinde İstanbul'a dönüyor...

Ah İstanbul! Seni sen yapan sadece sen miydin sanki? Seni sen yapan senden yola çıkıp senin namını gittikleri her yere yayan Ordu-yi hümayun'un değil miydi?

Şimdi o ordunun askerleri senin cazibenden vazgeçemiyor, her gece o Genç Sultanı yalnız bırakma pahasına sana koşuyorlar!

Bu da yetmezmiş gibi adı bile dünyayı dize getiren o ordunun askerleri şimdi senin sokaklarında Polonya seferini anlatan ortaoyunu oynuyor ve izleyenlerden para topluyorlar.

Ordunun halini gören genç padişah dertli. Ne güvenebileceği bir ordusu var ne de fikirlerini uygulayabilecek bir sadrazamı.. Birşeyler yapmak lazım ama....

Askerleri saydırıyor Genç Osman. Verilen maaşa bakıyor... Verilen maaş asker sayısından fazla... Buna engel olmakla işe başlıyor.

Tabii ki o fazla maaşı cebine koyanlar bu durumdan rahatsız.
(Günümüzde de askeri harcamalar teftişe açık değil)

Devleti dolandıranlardan devlete yar olmaz diyerek yeni bir ordu kurma fikrine kapılıyor.

Yeniçeri ocağının vadesi doldu..
Daha modern bir ordu kurmak lazım.
Davasının şuurunda bir ordu...

Bu fikri askerler tarafından öğrenilince özellikle menfaatperest bazı komutanların da çabasıyla isyan başlıyor.

Genç Osman... Sultan Ahmet'in oğlu... Onsekiz yaşında... Bütün himmeti kendi milleti olduğu için Yedikule zindanlarında...

Himmeti kesesi olanlar biliyor genç padişahın gücünü ve dirayetini... Zindanda da olsa ondan korkuyorlar!

Ve bir sabah salıyorlar cellatları üstüne...

Genç padişah...
Öyle saraylarda atlas döşeklerde değil
Milletinin bekası için
Yedikule zindanlarında

İndiriyor üzerine gelen insan azmanı cellatları bir bir...

Ta ki bir hain arkadan ipi boğazına geçirene kadar...

Bir güneş batıyor Yedikule zindanlarında daha doğmadan...

Bir devletin istikbali kararıyor

Daha onsekizinde bir ulu hakan

Üçbeş hainin arasında can veriyor..

Genç Osman!
Bir ömür ağlasam hatırana değer inanki!
Ulu hakan!
Ruhun şad olsun!

Yorum Gönder